Kayıtlar

Ağustos, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Derin bir nefes alın, ömrünüz uzasın

Resim
'Tanrı, insanlar uzun ömürlü olsun diye Bozcaada'yı yaratmış'... Böyle demiş Herodot. Aslına bakılırsa gidip görene kadar bu cümleyi her okuduğumda 'Hadi canım! Turizm şirketlerinin pazarlama yöntemlerinden biri bu' diye düşünürdüm: Ama çok fena yanılmışım! Büyük şehir insanının hep aklından geçer: Şöyle sakin,motor gürültüsünün az duyulduğu, doğayla baş başa kalabileceğim bir yerde yaşasam. En azından kafamı ve ruhumu dinlendirsem.'  Böyle yerler var. Hem de öyle dağların başında değil denizin tam ortasında. Mavinin ve yeşilin inanılmaz güzellikteki tonları arasında. Adı da Bozcaada! BOZCAADA'YA NASIL GİDİLİR Ayazma Plajı'nın en sakin köşesi. Tepenizde helikopter böcekleri uçuyor. Kardeşim dahil bazı insanların müptelası olduğu Bozcaada'ya sonunda benim de yolum düştü. Daha feribottan iner inmez de dedim ki kendi kendime 'Evet, işte, burada insanın ömrü gerçekten de uzar.' Gelin şimdi fazla uzatmadan Bozcaada nerededir, Bozc

Burası Ege'nin başladığı yer!

Resim
Madem Ege'nin köylerinden başladık öyle devam edelim.. Farkındayım, buraları geç keşfettim ama hiç görmemiş olmaktan  iyidir. Şimdi sırada tıpkı Adatepe gibi görenlerin soluğunu kesen (!) bir başka köy var: Çanakkale'nin Yeşilyurt köyü ya da eski adıyla Büyük Çetmi. Soluğu kesen dediysem elbette mecazi anlamda çünkü burası her yeri betona boğulmuş ülkemizde oksijen oranının en yüksek olduğu yerlerden biri. Tarihi 1355 yılına kadar uzanan Yeşilyurt köyü 'Ege'nin başladığı yer' olarak nitelendirilen Çanakkale'nin Küçükkuyu beldesinin tepesinde. Zaten köye girip yürüyerek yukarılara doğru çıkarken geriye dönüp baktığınızda alabildiğine uzanan Ege mavisi gözlerinizi kamaştıracak. YEŞİLYURT'A NASIL GİDİLİR Açıkçası çok fazla betona boğuLduğunu düşündüğüm için tatil programlarıma almayı pek istemediğim Altınoluk'a gitmek için ani bir karar verince araştırmaya başladım. Çok da bayılmadığım deniz ve güneş tatilini renklendirmek için bölgede n

Ah Refika! Aşkından yataklara düştü bu köy!

Resim
Kulağa masal gibi geliyor, ama değil. Nefes kesecek güzellikteki daracık sokaklarında gezdiğinizde de bütün gördüklerinizin gerçek olduğuna inanmak öylesine zor. İşte bir güzelin aşkıyla yanıp tutuşan o muhteşem köyün hikayesi. Yıllar, yıllar önce Kaz Dağları'nın eteklerine kurulu olan Adatepe köyünde hem Türkler hem de Rumlar mutlu bir şekilde yaşarmış. Köyün bir de güzeli varmış. Rebeka adında bir Rum kızı. Dilleri dönmediğinden mi  bilinmez köyün Türk sakinleri Refika derlermiş adına. Öylesine güzel; öylesine hayat doluymuş ki adım attığı her yeri güzelleştirirmiş Refika. KÖYÜN GÜZELİ REFİKA Ama mutlu günler çabuk biter kuralı burada da geçerliliğini korumuş. Koca bir savaş gelip geçmiş bütün bir dünyanın ve elbette de köyün üzerinden. Ardından Türk ve Yunan hükümetleri oturmuşlar masaya, "mübadele" kararı almışlar. Yani insanları doğup büyüdükleri topraklardan, evlerinden, köklerinden söküp uzaklara savuran o kararı! Bunun sonucunda da Refika ya da Reb