Takıntılı bir gezentinin hezeyanları: Niye yedim uçakta verilen o yemeği!


Oldum olası korkarım... Ne zaman dışarıda et, balık türevleri ya da soslu yiyecekler yesem kesin başıma bir  şey gelir. Bazı arkadaşlarımla göre bunun sebebi benim bu konuda aşırı evhamlı olmam. Ama bence değil.


Çünkü gerçekten de dışarıda yediğim bu tür yiyecekler midemi perişan eder. Benzer bir durum bir uçak yolculuğunda da başıma geldi.

Uçakta genellikle soslu ya da etli yiyecekler yemem, alkollü içki içmem. Hatta çay bile içmem. Ama bir yolculuk sırasında çok aç olduğum için soslu makarna yeme gafletinde bulundum. Önceleri hiçbir sorun çıkmadı. Uçak hava limanına indi, pasaport kontrolü vesaire tamamlandı. Taksiye binip
otelimize geldik ve arkadaşımla bir saat sonra buluşmak üzere odalarımıza çekildik.



İşte o bir saat içerisinde önce mide ağrısı sonra da burada anlatmak istemediğim bağırsak sorunlarıyla karşılaştım.

Neyse ki yanımda bu tür durumlar için kullandığım bir ilaç vardı onun sayesinde ertesi gün toparlandım. Ama sonuçta tatilimin ilk gecesi böyle bir tatsızlıkla geçti.

İşte bu yüzden evin dışında (ki evde de çok fazla et yemem) et, balık ya da soslu yiyecekler tüketmemekte ne kadar haklı olduğumu bir kez daha anladım. Elbette başıma böyle bir hal geldiğinde daha kötü bir duruma düşmemek için yanıma almam gereken ilaçları da taşıyorum artık...

Tatile çıkarken bir bavulun yanı sıra bir de sırt çantası hazırlarım. Bu çantanın içine de telefonumun ve fotoğraf makinelerimin şarj aletlerinin yanı sıra acil yardım malzemeleri koyarım. Oksijen tüpü falan değil ama!


Ama gittiğim yabancı bir şehirde hele de yabancı bir ülkede bilmediğim ilaçları içmek zorunda kalmayı hiç istemem. Çünkü benim bazı ilaçlara karşı duyarlılığım da var. İşte bu yüzden tatilde yanıma aldığım sırt çantama her zaman kullandığım ve güvenli oluğunu bildiğim ilaçları
koyarım..

Nedir bunlar: Bir tane baş ağrısı hapı. Bu hap genellikle midemi ağrıttığı ama ben sadece onu
kullanabildiğim için iki cins mide ağrısı ilacı. Biri şurup diğeri tablet. Bağırsak sorunlarına karşı kullanılan ilacım da hemen bunların yanında sırt çantamdaki yerini alır elbette.

Yara bandı olmazsa olmaz! Gittiğim yerlerde genellikle yürüyerek gezmeyi sevdiğim için spor ayakkabı da giysem ayaklarım bu kadar yürüyüşe isyan edebilir. İşte böyle zamanlarda kullanmak için kutu kutu yara bandını yanımdan ayırmam. Bir bölümünü de geziler sırasında kullandığım çantanın belli bir gözüne yerleştiririm.


Sıcaktan hoşlanmadığım ve güneşin altında uzun süre açık alanda kalmadığım için güneş koruyucusuna fazla ihtiyacım olmaz ama yine de yanımda taşırım. Elbette nemlendirici krem. Öyle pahalı markalar olmasına  hiç gerek yok. Basit ama işlevsel bir nemlendirici krem her zaman en iyi dostumuzdur.

Şimdi bana "canım insan tatilde de kendini bu kadar kasar mı" demeyin ama gittiğim yerlerde fazla yiyip içmemeye ayrı bir özen gösteririm. Mesela et yemekleri daha önce de söylediğim gibi asla
ağzıma koymam. Tadına bile bakmam. Geçen yıl arkadaşımın tepeleme et çeşidi dolu bir tabağı midesine indirdikten sonra başına gelenleri görünce bu konuda ne kadar haklı
olduğumu bir kez daha anladım.


Elbette gittiğim yerlerde gece hayatını da merak ederim. Merak ettiğim yerlere de giderim. Ama asla ve asla kendi şehrimdeki kadar alkole vurmam kendimi. Çünkü ertesi sabah gözümü hastane odasında açmak istemem.Yabancı ülkelerde uzak durmaya çalıştığım yiyecekler arasında kremalı pastalar da var. Her ne kadar onlara direnmek kolay olmasa da mesela bir dilim alır yarısını yerim. Eğer mideme zarar gelecekse bunu yarı yarıya azaltmak için.

Şimdi eminim bütün bunlar size "takıntılı bir gezentinin hezeyanları" gibi geliyor ama inanın bana
bazen öylesine işe yarıyor ki bunlar. Hanginiz istersiniz gezmeye gittiğiniz yabancı bir
şehirde ya da ülkede günlerinizi hastane odasında ya da doktor kapılarında geçirmeyi...

Eh, tabii tatile gittiğimde ben de aç gezmem, gezebilmek için yemek gerek. Ne mi yerim? Genellikle oda kahvaltı otellerde kaldığımız için çok güzel bir kahvaltı yaparım. Öğle yemeklerinde "gözümün tuttuğu"yerlerde vejetaryen pizza yiyebilirim mesela, çeşit çeşit kahveler içerim. Akşamları da genellikle meyve ile geçiştiririm.

Böyle anlatınca kulağı "hastalıklı" geliyor belki ama insan bu kadar dikkat edince tatilden birkaç kilo da verip dönüyor. E, fena mı!

Nazan MENGÜ






Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Luna park değil Rönepark

Ah Refika! Aşkından yataklara düştü bu köy!

Bir kahvaltıda keşfettiğim hazine